Kaydolarak, İNSEV’in sizinle iletişime geçmesini onaylıyorsunuz. Bu formu göndererek elektronik onay formunu ve açık rıza metnini onayladığınızı kabul ediyorsunuz.
Projemizin Danışma Kurulu üyesi İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Sevgi Canbaz’ın meslek hastalıkları ve Farkında mısın projesi ile ilgili makalesi İş Sağlığı ve Güvenliği üzerine haftalık yayın yapan Sağlık Emniyet Güvenlik Bülteni Dergisinde yayınlandı. Slikozisin ülkemizde en sık görülen meslek hastalıklarından biri olduğuna ve slikozisin diş protez laboratuvarlarında da önemli bir sorun olduğuna dikkat çeken Canbaz bu bağlamda “Are You Aware ?” projesinin amaçlarından ve projenin sektörde hedeflediği iyileştirmelerden bahsetti. Hocamızın bu makalesini ilginize sunuyoruz.
FARKINDA MISIN?
“Are You Aware? Farkında mısın?” projesi, İnsan Sağlığı ve Eğitim Vakfı (İNSEV), İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanlık Eğitim Programı, İstanbul Diş Teknisyenleri Derneği Çağdaş iş sağlığı yaklaşımına göre tüm çalışanların sağlıklı ve güvenli koşullarda, insan onuruna yakışır bir şekilde çalışma hakkı bulunmaktadır. Bu hakkı korumak için konunun tarafları olan işçi, işveren ve devlet kurumlarının hep birlikte çalışması, çalışanların korunduğundan emin olması ve mevcut durumdan daha iyi çalışma koşullarını sağlamaya yönelik eylemleri gündeme alması gerekmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü 1951 yılında iş sağlığını bu yaklaşımı göz önüne “Bütün mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal yönden iyilik hallerinin en üstün düzeyde tutulması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi çalışmalarından oluşur.” olarak tanımlamıştır. Bu tanım 1995 yılında gözden geçirilmiş, aynı ifade korunarak bu amaca ulaşmak için “iş ortamının sağlığı ve güvenliği geliştirecek şekilde düzenlenmesi” gerektiğine işaret edilmiştir. Çalışanların işyeri ortamında bulunan fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikolojik ve ergonomik etmenlerin zararlı etkilerine maruz kalmalarını engellemek amacıyla sunulan hizmetler, iş sağlığı ve güvenliği(İSG) hizmetlerinin temelini oluşturmaktadır. İSG hizmetleri bilimsel ve sistemli çalışmalar bütünü olup, multidisipliner ve ilgili tarafların katkısıyla sunulan hizmetlerdir. İSG hizmetlerinin öncelikli hedefi çalışanların meslek hastalığı ve iş kazalarından korunmasıdır. Dolayısıyla düzeltmekten çok, koruyucu (proaktif) yaklaşım benimsenmelidir(1).
Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük hallerine meslek hastalığı denilmektedir. Ülkemizde meslek hastalıkları kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları, mesleki cilt hastalıkları, pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları, mesleki bulaşıcı hastalıkları ve fiziksel etkenlerle olan meslek hastalıkları olmak üzere 5 grupta sınıflandırılmaktadır(2). Ülkemizde tespit edilebilen meslek hastalıklarından büyük çoğunluğu tozlara bağlı meslek hastalıklarıdır. 2019 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu istatistik yıllığına göre meslek hastalığına tutulan sigortalı sayısı 1088 olup, 406(%37,3)’sı solunum sistemi hastalıklarıdır(3).
Solunum sistemi geniş yüzey alanı ve atmosferle direkt bağlantısı sonucunda, inhalasyon yolu ile karşılaşılan ajanların vücuda alınmasındaki en önemli yoldur. Akciğerler çalışma ortamında bulunan pek çok toz, gaz, kimyasal madde ve biyolojik etmenden en fazla etkilenen organlardan birisidir. Etkileyen maddelere bağlı olarak irritan, fibrotik, allerjik, enfeksiyöz, kanserojen veya sistemik yanıt ortaya çıkabilmektedir. Havadaki başlıca kirleticilerden biri olan toz, mesleki akciğer hastalıklarının temel nedenlerinden birisidir(2).
Silikozis dahil olmak üzere pnömokonyozlar, ülkemizde en sık görülen meslek hastalıklarındandır. Silikozise neden olan silisyum elementi, yer kabuğunun %25’ini meydana getiren ve dünyada oksijenden sonra en bol bulunan elementtir. Doğada genellikle oksijenle bileşik yaparak silis ya da kuvars olarak bilinen silisyum dioksit (SiO2) biçiminde görülmektedir. Ayrıca 64 farklı elementin bileşiğinde de yer almaktadır. Doğada bu kadar çok bulunan silikanın, kullanım alanı da çok geniştir. Günümüzde sıklıkla kullanıldığı alanlar mikroelektronik ve güneş hücresi endüstrileridir. Bunlar dışında saç kremleri, seramik, tuğla, emaye, çimento, zımpara, lazerler, transistörler, güneş piller, bilgisayar yongaları, makine yağları, cilalar, tıbbi implantlar, diyotlar, bellekler, kauçuk, contalar, yalıtkan malzemeler, deterjan, ev kimyasalları, kremler, cam gibi pek çok alanda kullanılmaktadır(1,2,4).
İlk başlarda madenci hastalığı olarak tanımlanan silikozis, ilerleyen dönemlerde cam ve seramik sanayi, dökümcülük gibi pek çok sektörlerde görülmüştür. Son yıllarda kot kumlama işçilerinin ölümleri ile kamuoyunun dikkatini çeken bir hastalık olup, diş teknisyenlerinin de ölüm nedeni olarak kayıtlara geçmektedir. 2013 yılında Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi bağlamında, kaynakların etkin ve verimli kullanılması için riske dayalı teftiş sistemi uygulamıştır. Bu sisteme dahil edilen ilk sektörse, diş protez laboratuvarları olmuştur. Çünkü “İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği”ne göre diş protez laboratuvarları “çok tehlikeli işler” kapsamında yer almaktadır (7). Bu laboratuvarlarda çalışan diş teknisyenleri birçok sağlık riskinin bulunduğu, çok çeşitli ve bazen ölümcül seyredebilen meslek hastalıklarının görüldüğü bir meslek grubuna mensuptur. Diş protez teknisyenlerinde başta solunum sistemi hastalıkları olmak üzere, cilt ve göz hastalıkları, kas-İskelet sistemi hastalıkları, işitme kayıpları, titreşime bağlı periferik sinir hastalıkları, koku alma fonksiyonunda bozukluklar, kanserojen riskler gibi birçok sistemi etkileyen sağlık riskleri bulunmaktadır. Tüm bu risklere rağmen sektörde özellikle sağlığın iyileştirilmesi konusunda büyük eksikler bulunmaktadır. Bu sektörde sık görülen ve ölümlere neden olan silikozis tedavi edilemez, fakat yüzde yüz önlenebilir bir hastalıktır. Diş Protez Laboratuvarlarında meslek hastalıklarına bağlı olarak 2011 yılı içerisinde hayatını kaybeden 4 işçi bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar da diş teknisyenleri arasında silikozisin önemli bir sağlık sorunu olduğu desteklemektedir. Ülkemizde yapılan bir çalışmada 2007-2012 yılları arasında değerlendirilen 893 diş teknisyeninin %10.1’inde silikozis tespit edilmiştir (5). Ülkemizde yapılan başka bir çalışmada ise; bir meslek hastalıkları polikliniğine üç yılda başvuran 60 pnömokonyoz vakasının diş teknisyeni, seramik işçisi, kumlamacı, kaynakçı, madenci ve mermer işçisi gibi çok çeşitli sektörlerden geldiği tespit edilmiştir(6).
Diş teknisyenleri, uyguladıkları işlemler gereği, oldukça karmaşık içeriğe sahip bir toz karışımına maruz kalmaktadır, kullanılan bu maddelerin yol açtığı interstisyel akciğer hastalığı da “diş teknisyeni pnömokonyozu” olarak adlandırılmıştır. İlk diş teknisyeni pnömokonyozu olgusu 1939 yılında ortaya çıkmıştır. O günden bu yana yapılan araştırmalar sonucu diş teknisyeni pnömokonyozunun günümüzdeki en sık nedeninin, çoğunluğu krom-kobalt-molibden alaşımından oluşan inorganik toz maruziyeti olduğu saptanmıştır(8). Sektörde hizmet veren diş protez labaratuvarlarındaki tüm çalışanların diş teknisyeni pnömokonyozu adlı meslek hastalığına yakalanma riski bulunması nedeniyle her bir işyeri öncelik arz etmektedir. İşyeri ortam ölçümleri ve çalışanların kişisel maruziyet ölçümleri yapılarak risk değerlendirmesi yapılmalıdır. İşyerinde gerekli teknik ve mühendislik önlemleri alınmalıdır. Mühendislik önlemleriyle maruziyetin en aza indirilmesi; örneğin kapalı çalışma, lokal egzoz aspirasyon yöntemleri kullanılmalı, solunum yolu koruyucuları kullanılmalı, pnömokok ve grip aşıları yapılmalı, sigaranın bırakılması sağlanmalı, olası pnömokonyozun erken yakalanması için periyodik muayeneler yapılmalıdır(9).
Sektördeki bu sorunlara dikkati çekmek ve sektör çalışanlarında farkındalık oluşturmak amacıyla hayata geçirilen “Are You Aware? Farkında mısın?” projesinin açılış toplantısı 26 Nisan 2021 tarihinde geniş bir katılımla paydaşlara tanıtılmıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı mali desteğiyle, İnsan Sağlığı ve Eğitim Vakfı (İNSEV), İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanlık Eğitim Programı, İstanbul Diş Teknisyenleri Derneği tarafından yürütülen projenin temel amacı, İstanbul ilinde kayıtlı faaliyet gösteren diş protez laboratuvarlarında, İSG alanında iyileştirme yapmak, sık görülen meslek hastalıklarına ve bunlardan korunma yollarına ışık tutmaktır. Bu amaca ulaşabilmek için rastgele seçilecek 160 diş protez laboratuvarında çalışan işçilerin, silikozis başta olmak üzere ölümcül hastalıklara yakalanmalarının önlenmesine yönelik adımlar tanımlanıp, bu adımlardan yola çıkarak yaklaşık 900 işçiyle pilot uygulamalarının yapılması, elde edilen veriler doğrultusunda örnek bir modelinin hazırlanması, bu örnek modelin alana yaygınlaştırılması hedeflenmektedir. Projenin diğer bir ayağı da verilecek eğitici eğitimi, işçi ve işveren eğitimleri ile bu konuda farkındalık yaratmak ve kamuoyunu bilgilendirmektir. Ve sadece proje kapsamında değil, oluşturulacak örnek model ile ülkemizdeki pekçok diş protez laboratuvarları çalışanlarına da ulaşılması hedeflenmektedir. Bu proje sadece İstanbul’daki diş protez laboratuvarı çalışanlarının yaşamlarına dokunmakla kalmayacak, sonuçlar ilgili paydaşlarla paylaşılarak ülkemizde bu konuda düzenlemelerin ve iyileştirmelerin yapılmasına öncü olacaktır.
KAYNAKLAR
http://www.sgk.gov.tr/wps/portal/sgk/tr/kurumsal/istatistik/sgk_istatistik_yilliklari
Kaydolarak, İNSEV’in sizinle iletişime geçmesini onaylıyorsunuz. Bu formu göndererek elektronik onay formunu ve açık rıza metnini onayladığınızı kabul ediyorsunuz.